Andrii Lysenko/iStock
Refleksif bir tepki olan hapşırma eylemi, burun mukozasına ulaşan partiküllerin sinir hücrelerini uyarmasıyla başlar. Mesajı alan beyin, yabancı maddenin vücuttan uzaklaştırılması için yüz, boğaz ve göğüs bölgesindeki kasları harekete geçirir.
Uyku için vücudumuz yatay konuma geldiğinde burun mukozası şişerek dış uyaranlara karşı daha hassas duruma gelir. Ancak bu hassasiyet, uyku sırasında daha az hareket etmemiz ve yatak odamızdaki hava akışı azlığından dolayı burnumuza girebilecek partiküllerin sayısının azalmasıyla dengelenir. Kesintisiz bir uyku deneyimi yaşamak isteyen beynimiz, uykumuzun rüya gördüğümüz REM evresinde bazı nörotransmiterlerin salımını engelleyerek motor nöronları uyarılamaz hâle getirir. REM atonisi adı verilen bu süreçte hapşırmanın da dâhil olduğu tüm refleksif tepkiler bastırılır.
REM evresi dışında kalan ve uykumuzun çoğunluğunu oluşturan NREM adlı bölümlerde ise kaslarımız çalışabildiği hâlde, burnumuzda hapşırmayı tetikleyen trigeminal motor nöronları baskılanmaya devam eder. Uyku esnasında burun mukozası fazlasıyla uyarılırsa beynimiz atoniyi sonlandırarak kasları ve motor nöronları çalışır duruma getirir. Kısa bir uyanıklık ile hapşırma gerçekleşir ve uykuya devam edilir. Bununla birlikte, bitkisel hayattaki hastaların da uyku ve uyanıklık döngüleri bulunur ve sadece uyanıklık döngülerinde hapşırabilirler.
Kaynaklar: