Skip to content Skip to navigation

Soyu Tükenmiş Ulukurt Gerçekten Hayata Döndürüldü mü?

İlay Çelik Sezer

Geçtiğimiz ayın başlarında Colossal adlı ABD merkezli bir biyoteknoloji şirketi, 10.000 yıl kadar önce soyunun tükendiği tahmin edilen ulukurt (Aenocyon dirus) adlı hayvanı antik DNA kalıntılarını kullanarak klonlama teknolojisiyle yeniden canlandırdığını açıkladı. Bu açıklama bilim dünyasında büyük tartışmalara yol açtı.

Tartışmaların nedeni ise klonlama yoluyla üretilen canlıların ulukurt olarak lanse edilmelerine karşın aslında günümüzde yaşayan kurtlara (Canis lupus) ait genomlar üzerinde yapılan sınırlı sayıdaki genetik değişiklikle üretilmiş olmaları. Yani bazı bilim insanlarının deyimiyle bu canlılar aslında genetiği değiştirilmiş kurtlardan başka bir şey değil. Hayli popüler bir fantastik TV dizisinin senaryosunda da yer alan ulukurtlar, Amerika kıtasında yaşayan, fosillerden anlaşıldığı kadarıyla kurtlardan daha iri cüsseli ve daha iri kafalı canlılardı. Colossal araştırmacılarına göre genetik bulgular, kürklerinin açık renkli olduğunu düşündürüyor.

Colossal araştırmacıları antik ulukurt DNA’sından elde ettikleri genetik bilgileri de kullanarak bir kurt genomunda, üretilecek canlıların özellikle ulukurda özgü iri cüsse, iri kafa ve açık renk tüy gibi özelliklere sahip olmasını sağlayacak toplam 20 genetik değişiklik yaptı. Sonra da değişikliğe uğrattığı bu genomu bir köpekten alınan ve çekirdeği çıkarılan bir yumurta hücresine aktararak klonlama işlemini gerçekleştirdi. Üretilen toplam üç “ulukurt” yavrusu özel bir merkezde, özel bakım ve gözetim altında yaşıyor.

Colossal; mamutlar, dodolar ve Tazmanya canavarları gibi soyu tükenmiş büyük hayvanları yeniden canlandırmak amacıyla kurulmuş bir şirket. Şirketin ulukurt kadar ses getirmeyen yakın zamanlı bir çalışmasında da ABD’de soyu tehlike altında olan dört kızıl kurt (Canis rufus) klonlanmıştı. Colossal’ın kullandığı klonlama teknolojisinin, soyu tehlike altındaki canlıları korumak ya da genetik çeşitliliği geleceğe aktarmayı amaçlayan biyobankalar oluşturmak için faydalı olabileceğini düşünen bilim insanları var. Şirketin “ulukurt” çalışması ise bir ulukurt, tüm DNA dizilimi kullanılarak klonlanmış gibi kamuoyuna lanse edildiği için yoğun olarak eleştiriliyor. Öte yandan bazı bilim insanları soyu çok önce tükenmiş canlıların klonlamayla yeniden canlandırılmasının ekolojik olarak anlamsız olduğunu, bu tür klonlama çalışmalarında harcanan kaynağın, emeğin ve geliştirilen teknolojilerin mevcut biyoçeşitliliği koruma çalışmalarını destekleyecek biçimde yönlendirilmesi gerektiğini düşünüyor.

Kaynaklar: