Tip 1 diyabet hastası 25 yaşındaki bir kadına, yeniden programlanmış kök hücre nakli yapıldı ve üç aydan kısa bir süre sonra vücut kendi insülinini üretmeye başladı.
Bilim ve Teknik, TÜBİTAK'ın Ekim 1967'den beri yayımlanan aylık popüler bilim ve teknik dergisidir ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından lise ve dengi okullara; Genelkurmay Başkanlığı tarafından Silahlı Kuvvetler personeline tavsiye edilmiştir.
Bilim ve Teknik dergisi Haziran 2006'da çıkan 463. sayısında ilk sayıdan başlayıp 457. sayısına kadar olan dergilerini sanal ortama aktararak okurlarına DVD biçiminde Bilgi Hazinesi adıyla hediye olarak vermiştir.
Tip 1 diyabet hastası 25 yaşındaki bir kadına, yeniden programlanmış kök hücre nakli yapıldı ve üç aydan kısa bir süre sonra vücut kendi insülinini üretmeye başladı.
Koku hakkında tahminde bulunmak gerçekten hayli zor olsa da yapısal biyoloji, veri analitiği ve yapay zekâ alanlarındaki gelişmeler sayesinde koku alma kodunu çözmek ve kokuyu dijitalleştirmek mümkün olabilir.
Münih, Ludwig Maximilian Üniversitesinden (LMU) Nöroimmünolog Dr. Lisa Ann Gerdes liderliğindeki bir ekip, bir tür bağışıklık hücresi olan CD8-pozitif (sitotoksik) T hücrelerinin, MS hastalığının erken aşamalarında rol oynadığını gösterdi.
Harvard Üniversitesinden Patolog James Kirby ve ekibi, 80 yıl kadar önce geliştirilmiş ancak kullanımdan kalktıktan sonra unutulan streptotrisin adlı antibiyotiğin tıbbi potansiyelini araştırıyor.
Okumanın ve yazmanın henüz söz konusu olmadığı, insanların resim yoluyla iletişim kurdukları zamanlardan kalma sanat eserlerinin bazılarında Güneş çiziminin ve Ay’ın evrelerinin tasvirlerinin yer alması, insanın 10.000 yıldan daha uzun bir süre önce gökyüzünde gördüklerine ilgi duyduğunu ve resmettiğini gösteriyor.
İki gök bilimcinin yaptığı çalışmalar, Güneş siteminde dolanan çeşitli gök taşlarının gezegenler arası yolculuk yapmak için kullanılabileceğini gösteriyor.
Irvine, California Üniversitesinden bir araştırma ekibi, beyindeki oftalmik asit adlı bir molekülün Parkinson ve hareketle ilgili başka hastalıklar için yeni bir tedavi olabileceği ihtimalini ortaya koydu.
happy_lark/iStock
Patates cipsi, kraker, kuru yemiş gibi tuzlu yiyeceklerin daha fazla su içmemize neden olduğu yakın bir zamana kadar uzmanlar arasında da yaygın bir düşünceydi. Buna göre kandaki tuz miktarının artması hücrelerdeki su yoğunluğunun azalmasına neden oluyordu. Bunun sonucunda hücrelerin beyne sıvı kaybettiklerine dair mesaj gönderdiği ve kişiyi suiçmeye yönlendirdiği düşünülüyordu.
Geçtiğimiz yıl Journal of Clinical Investigation’da yayımlanan araştırmada ise tuzlu yiyeceklerin susatmadığı, acıktırdığı ortaya çıktı. Araştırma sonuçlarına göre yiyeceklerdeki tuz oranı arttıkça -tahmin edilebileceği üzere- idrardaki tuz oranında ve toplam idrar miktarında artış görülmüştü. Ancak ilginç olan idrardaki artışın daha fazla su içmekle ilgisinin olmamasıydı. Hatta katılımcıların daha tuzlu yediklerinde daha az su içtiği gözlendi. Araştırmacıların tahminine göre tuz suyun böbreklerde tutulmasını tetikliyor, bu da enerji gerektiriyordu. Dolayısıyla katılımcılar enerji gereksinimini karşılamak için daha fazla yemekyeme ihtiyacı hissediyordu.
Acıktırsa da susatsa da uzmanlar gereğinden fazla tuz tüketmenin tansiyon yükselmesine ve kalp rahatsızlıklarına neden olabileceğini, bu nedenle tuzu kontrollü tüketmek gerektiğini söylüyor.
Kaynaklar:
TÜBİTAK Remzi Oğuz Arık Mahallesi Tunus Cad. No: 80 06540 Kavaklıdere Çankaya/ANKARA
E-Posta: bteknik@tubitak.gov.tr
yayinlar.tubitak.gov.tr
E-Posta: abone@tubitak.gov.tr