Havuzda sıkışanların artık başka bir bahane bulması ya da havuzdan çıkması gerekiyor. Çünkü güncel araştırmalar idrarın steril olduğu yönündeki genel görüşü yanlışlar nitelikte.
İdrarın steril olduğuna dair söylence (mit), 1950’li yıllarda epidemiyolog Edward Kass tarafından uygulanmaya başlanan ve günümüzde de kullanımı devam eden idrar testine dayanır. İdrar yolu enfeksiyonlarını teşhis etmeyi amaçlayan bu basit test, az miktarda idrarın 35°C’deki açık ortamda 24 saatlik bakteri gelişimini inceler. Ancak bu koşullar dışında üreyebilecek birçok bakteri türü bulunmaktadır. Ayrıca örnek alınırken idrarın vücut dışına çıkışında deriyle teması sonucu kontaminasyona uğrama riski test sonuçlarını sorgulanabilir kılmaktadır.
Eski testten yaklaşık 60 yıl sonra, idrar yolları enfeksiyonu olmayan kişilerin idrarında da bakteriler bulunabileceğini düşünen bilim insanları, doğrudan mesaneden alınan idrarla, koşulları daha çok bakteriyi üremeye teşvik edebilecek şekilde çeşitlendirilen ortamlarda hassasiyeti yüksek ölçümler yaptılar. Bu ölçümler eski testte “steril” olarak etiketlenebilecek enfeksiyonsuz idrarda dahi bakterilerin bulunduğunu ortaya koydu. Son ölçümler idrar örneklerinin yüzde 70’inden fazlasının en az 33 tür bakteri içerdiğini kanıtlıyor. Aşırı aktif mesane sendromuna sahip kadınlarda bakteri türü sayısı 77’ye kadar çıkabiliyor.
Kaynaklar: