Bulutlar günün farklı saatlerinde hava durumunda ısıtıcı ya da serinletici etkiye neden olur. Gündüzleri Güneş ışınlarını yansıtarak gezegenimizin serin kalmasına neden olan bulut örtüsü, geceleyin ısının uzaya kaçmasını yavaşlatarak hızlı soğumanın önüne geçer.
Sıcaklığı ne olursa olsun tüm cisimler sahip oldukları termal enerjiden dolayı elektromanyetik ışıma yapar. Bu ışımanın dalga boyu cismin sıcaklığına göre değişkenlik gösterir. Örneğin yıldızlar gibi sıcak cisimler yüksek enerjilerinden dolayı görünür ya da morötesi bölgede ışıma yapar. İnsan vücudu ya da Dünya gibi görece daha düşük sıcaklığa sahip cisimler ise daha düşük enerjili, yani uzun dalga boylu kızılötesi bölgede ışıma yapar.
Işıma gezegenimizin yüzey sıcaklığını etkileyen temel etkendir. Dünyamız gündüz boyunca Güneş kaynaklı ışıma sayesinde ısınır, gece olduğunda ise kızılötesi ışıma yaparak soğur. Takip eden günler arasındaki sıcaklık farkı çok yüksek olmadığı için genel olarak Dünya’nın gündüzleri Güneş’ten aldığı ısı miktarını geceleri uzaya yaydığını söyleyebiliriz.
Bulut örtüsü bulunan bölgelerde uzaya doğru yayılan kızılötesi ışımanın bir kısmı bulutlar tarafından hapsedilir ve sonrasında Dünya yüzeyine geri yansıtılır. Bu etki, Güneş’in gökyüzünde olmadığı gece saatlerinde daha belirgindir. Bir battaniyeye benzetilebilecek bu etki sayesinde, bulutlu alanlar bulutsuzlara kıyasla daha ılık bir gece geçirir. Bulutsuz bölgelerde uzaya doğru görece yüksek kızılötesi ışıma gerçekleştiğinden sıcaklık değişimi daha hızlı meydana gelir. Meteorolojide “radyasyonel soğuma” olarak isimlendiren, halk arasında daha çok ayaz adıyla bilinen bu durum, yerin kuru olduğu ve rüzgârsız alanlarda daha şiddetli hissedilir.
Kaynaklar: