Depresyonun teşhisinde yeni ve umut verici bir yöntem geliştirildi. McGill Üniversitesi öncülüğünde Los Angeles, Kaliforniya Üniversitesi (UCLA) ve Stanford Üniversitesi iş birliğiyle yürütülen bir araştırma, parmak ucundan alınan birkaç damla kurumuş kanla gençlerde depresyon riskinin biyolojik belirteçlerle belirlenebileceğini ortaya koydu.
Araştırmaya 34’si depresyon tanısı konmuş 28’i sağlıklı olmak üzere toplam 62 ergen katıldı. Katılımcılardan alınan küçük miktarlardaki kan örnekleri, kurutulup -20 ºC’de moleküler bütünlüğü korunacak şekilde saklandı. Bu örnekler basit bir parmak delme işlemiyle elde edilebildiği için oldukça pratik, minimum cerrahi müdahale gerektiren ve geniş kitlelere uygulanabilir nitelikte. Ayrıca taşınması ve depolanması da kolay olduğundan tarama çalışmalarında yaygın olarak kullanılmaya uygun.
Geliştirilen laboratuvar temelli yöntemle kan örneklerinden mikroRNA’lar (gen ifadesini düzenleyen küçük RNA molekülleri) izole edilip analiz edildi. McGill Üniversitesinden doktora sonrası araştırmacı Alice Morgunova, bulguların ruh sağlığı araştırmalarında kurutulmuş kan örneklerinin pratik kullanımına bir zemin oluşturduğunu belirtiyor. Bu yöntem sayesinde psikolojik bozukluklarla ilişkili biyolojik değişimleri erken aşamada ve minimum bir cerrahi müdahale ile takip etmek mümkün olabilecek.
Bugün depresyon tanısı çoğunlukla bireyin kendi beyanına yani semptomları nasıl tanımladığına dayanıyor. Ancak bu yöntem her zaman güvenilir sonuçlar vermiyor: Özellikle genç bireyler belirtileri fark etmeyebiliyor ya da paylaşmakta zorlanabiliyor. Oysa laboratuvar temelli bir tarama aracı, depresyon riskini daha erken ve güvenilir bir şekilde belirleme imkânı sunabilir.
Araştırmacılar, bu öncü bulguları daha geniş genç gruplarıyla test etmeyi planlıyor. Ayrıca dış etkenlerin gen ifadesini nasıl değiştirdiğini kontrol eden epigenetik düzenleyiciler olan mikroRNA’ların genetik yatkınlıklar ve çevresel faktörlerle nasıl etkileşime girdiği de ilerleyen çalışmalarda incelenecek. Kısacası bu yöntem sadece depresyonun daha erken teşhis edilmesini sağlamakla kalmayabilir aynı zamanda biyolojik göstergelerin, gelecekte ruh sağlığıyla ilgili bozuklukların teşhisine ve taramasına yönelik yaklaşımları temelden değiştirmesini sağlayabilir.
Kaynaklar: