Tip 1 diyabet hastası 25 yaşındaki bir kadına, yeniden programlanmış kök hücre nakli yapıldı ve üç aydan kısa bir süre sonra vücut kendi insülinini üretmeye başladı.
Melitas/iStock
Bir sorunumuz olduğunda bizden daha tecrübeli kişilere danışmak iyi bir yöntemdir. Bilim insanlarından tasarımcılara kadar özgün ve yenilikçi düşünme yeteneği olan birçok kişinin çeşitli alanlardaki sorunlara çözüm bulmak için danıştıkları çok tecrübeli bir kaynak vardır: Doğa.
Doğadaki canlılar, yaşadıkları sorunlara çözüm bulabilmek için çeşitli yöntemler geliştirmiştir. Bizler de bu canlılardan ve daha genel anlamıyla doğadan “kopya çekerek” kendi sorunlarımıza çözümler bulabiliriz. İşte meraklı gözlerle doğaya bakarak sorunlarımızı çözmeyi amaçlayan bu alanın adı: Biyomimikri (biyotaklit, biyobenzetim veya biyomimetik).
Biyomimikrinin temel felsefesini şu şekilde özetleyebiliriz: “Bir sorun mu yaşıyorsun? Çözümü için önce doğaya bak!” Hadi birkaç örnekle biyomimikriyi daha iyi anlayalım.
Cıvık mantar
Tokyo, milyonlarca insanın yaşadığı, dünyanın en büyük şehirlerinden birisi. Bu nüfusun ulaşım ihtiyaçlarını karşılayabilmek için iyi tasarlanmış bir demiryolu sistemi şart. Tokyo’daki yetenekli mühendisler, yıllar süren çalışmalar sonucunda oldukça verimli bir demiryolu haritası ortaya çıkardı. Peki, doğadan ilham alarak bu süreci çok daha kısa sürede gerçekleştirmek mümkün olabilir miydi?
Oxford Üniversitesinde bitki bilimi ve bilgisayar bilimi üzerine araştırmalar yapan Dr. Mark Fricker, bu durumu test etmek istedi. Yemek bulmada en hızlı ve verimli canlılardan biri olarak bilinen Physarum polycephalum adlı cıvık mantar türü, bu göreve en uygun aday olarak öne çıktı. Fricker ve ekibi, merkeze yerleştirilen cıvık mantarın çevresine, onun en sevdiği besinlerden biri olan yulaf ezmesinden birkaç tane koydu. Tabii ki yulafların konumları rastgele değildi. Büyük yulaf ezmesini Tokyo, diğer küçük yulafları ise Tokyo’ya yakın şehirler olarak düşünen araştırmacılar, uygun ölçeklendirme yaparak yulaf ezmelerini yerleştirdi. Başlangıçta yulafları ararken rastgele yayılıyormuş gibi görünen cıvık mantar, yulafları bulduktan sonra belirli bağları güçlendirip diğerlerini zayıflattı.
Bu sayede yulaflar arasında bir desen oluşturdu. Tokyo’daki mühendislerin yıllar süren çalışması sonucunda oluşturdukları demiryolu haritası ile cıvık mantarın oluşturduğu yulaf ezmesi haritasını karşılaştırdıklarında ortaya çıkan sonuç oldukça şaşırtıcıydı. Cıvık mantar, mühendislerin oluşturduğu haritayla neredeyse aynı deseni sadece birkaç saat içerisinde oluşturmuştu. Cıvık mantarın bu üstün yön bulma kabiliyeti, sürücüsüz araçlar üzerine çalışan araştırmacıların da ilgisini çekmişti. Görünen o ki, herhangi bir beyni olmayan bu canlıdan öğrenecek çok şeyimiz var!
• Doğadaki İlham: Cıvık mantarın besine en hızlı ve en verimli şekilde ulaşması.
• Uygulama Alanı: Tren rayları için en uygun haritanın çıkarılması ve sürücüsüz araçların yön bulma kabiliyetinin arttırılması.
Devamını okumak için TÜBİTAK Yayınlar web sitesini ziyaret ederek abone olabilirsiniz.