Saç tellerinin ve dolayısıyla saçların tamamının nasıl bir şekle bürüneceği saçın yapısında bulunan keratin proteinlerinin birbirine nasıl tutunduğuna bağlıdır.
Boy_Anupong/Getty Images
Bitkiler fotosentezle kendi besinlerini üreterek yaşamlarını idame ettirmek için güneş ışığına ihtiyaç duyar. Klorofil pigmenti tarafından soğurulan ışığın enerjisi, glikozun üretildiği kimyasal süreçlerde kullanılır. Ancak insanlar ve diğer pek çok canlı gibi bitkiler de yüksek enerjili güneş ışınlarından olumsuz etkilenebilir. Onlar da bu ışınlardan kendilerini korumak için çeşitli yöntemler uygulamak zorunda.
Görünür ışığın farklı renkleri, farklı miktarlarda enerjiye sahiptir. Örneğin ana ışık renklerinden kırmızı, yeşil ışıktan daha düşük enerjilidir. Maviyse yeşil ışıktan daha yüksek enerjiye sahiptir. Bitkiler fotosentez sırasında görünür ışığın dalga boyu aralığının önemli bir bölümünü soğururken yeşil ışığı büyük oranda yansıtır . Bu nedenle bitkilerin fotosentez yapan bölümleri, büyük ölçüde yansıttıkları bu ışığın renginde görünür.
Mavi ışıktan daha yüksek enerjiye sahip olan morötesi ışığın bir bölümü, canlılar için yaşamsal öneme sahip DNA gibi moleküllerdeki bağlara zarar verebilecek ölçüde yüksek enerjilidir. İnsan cildi bu ışığın potansiyel zararlarından korunmak için melanin adlı koyu renkli pigmenti üretir. Güneş ışığına uzun süre maruz kalmaksa güneş yanıklarına neden olur. İnsanlar uzun süre güneş ışığına maruz kalmamak için gölgelik alanlara geçmek gibi seçeneklere sahipken yerleşik canlılar olan bitkilerin böyle bir seçeneği yoktur. Bitkiler, fotosentez sürecinde görev yapan genlere, klorofil moleküllerine ve kritik işlevlere sahip proteinlere zarar vererek besin üretme kapasitelerini düşüren yüksek enerjili ışınlara karşı farklı çözümlere sahiptir.
Çoğu bitkisel organizmada, morötesi ışığı algılayabilen UVR8 adındaki protein bulunur. Bu protein, morötesi ışığın yol açtığı hasarın önlenmesi ve DNA onarımında rol alacak moleküllerin üretilmesi için hücrelere sinyal gönderebilir. Bitkilerin sahip olduğu sinapik asit ve flavonoid türü molekülleri içeren pek çok kimyasal madde, morötesi ışınları soğurarak bitkinin zarar görmesinin önüne geçmeye yardımcı olur . Yani bu kimyasal “yardımcıların” doğal güneş kremi özelliğine sahip oldukları söylenebilir.
Bu önlemlere rağmen bitkiler uzun süre morötesi ışınlara maruz kaldığında ya da koruyucu kimyasal maddeleri yeterli miktarda üretemediğinde bitki hücreleri zarar görebilir. Yaprak yanıklığı adı verilen bu hasar, bitkilerin susuz kalması durumunda daha sık gözlenir. Çünkü bitkinin yeterli miktarda suya sahip olmaması, üretilen koruyucu kimyasal maddelerin zarar gören bölgeye ulaşmasını zorlaştırır.
Kaynaklar: