Tarihçe > 1870'ler > 1920'ler > 1945'ler > 1965'ler
 

Bölünemez nitelikteki bir atom aslında, pek de ilginç bir nesne değildir. Kimyacılar açısından merak edilen tek özelliği, ağırlığıdır. Çünkü, eğer elementlerin atom ağırlıkları belirlenebilirse, moleküllerin hangi atomlardan oluştuğunu belirlemek kolaylaşacaktır. Dolayısıyla, özellikle gaz halindeki elementler, değişik hacimlerle birleştirilmekte ve ortaya çıkan bileşiklerin, türleri ve ağırlıkları incelenmektedir. Gazlarla bu doğrultuda olan İtalyan kimyacı Amadeo Avogadro, sıcaklık ve basıncın aynı tutulması halinde, gazların belli hacim oranlarında tepkimeye girdiklerini farketti. Örneğin amonyak gazının (NH3) oluşması sırasında; bir hacim nitrojen, üç hacim hidrojenle tepkimeye giriyordu. Avogadro'nun bu gözlemden çıkardığı sonuç, aynı basınç ve sıcaklıktaki farklı türden gazların, eşit hacimlerinde eşit sayıda molekül bulunduğu şeklindeydi. Dolayısıyla, eşit hacimdeki iki gazı tartarak, atom ağırlıklarının oranını bulabiliyordu. Örneğin, 1 litre oksijen, bir litre hidrojenin 16 katı ağırlıktaydı ve bu, oksijen atomunun hidrojene göre 16 misli ağır olduğu anlamına geliyordu. Avogadro'nun 1811 yılında yaptığı bu çalışma, önce ilgi çekmedi. Önemi yüzyıl ortalarında farkedilecek ve bu türden ölçümler elementler arasında, karbon-12'nin temel alındığı göreceli bir kütle sıralaması verecekti. Bu durumda, en hafif element olan hidrojeninki 1 alındığında, C-12'nin ağırlığı 12 çıkıyordu ve 12 gram C-12'de bulunan atom sayısına 1 mol dendi. Artık tek bir C-12 atomunun ağırlığı ölçülebilirse eğer, 1 molünde kaç tane atom bulunduğu hesaplanabilirdi. Daha sonraki çalışmalar, Avogadro sayısını verdi. C-12'nin ağırlığının 12'de birine 'atomun kütle birimi' (amu) dendi ve Dalton adı da verilen bu birimin, 1.66 x 10-24 gram olduğu belirlendi. (hafif, ama çetin ceviz).

Bu arada, elektrik olayıyla ilgili çalışmalar, statikle sınırlı olmaktan çıkmış ve sözcüğün her anlamıyla 'dinamik' bir hal almıştır. Büyük miktarlarda yük biriktirmenin yolları aranır ve aynı sürtünme ilkesinden hareketle, sürtünürken döndürülen bir kayış üzerinde oluşan yüklerin, metal çubuklara aktarılıp üzerlerinden akıtılmasına başlanır.