Tarihçe > 1870'ler > 1920'ler > 1945'ler > 1965'ler
 

Newton, diğer pek çok konu arasında, optikle da ilgilenmiş ve beyaz ışığın, kırıcı bir ortamdan oluşan bir prizmadan geçirildiğinde, gökkuşağına benzeyen renkli ve sürekli bir spektruma ayrıştığını keşfetmiştir. Daha önce kırılma ve yansıma olayları incelenerek, optik yasaları belirlenmiş ve ışık hakkındaki hemen herşey bilinir hale gelmiş gibidir. Ancak yapısı hakkında, öteden beri süregiden tartışmalar vardır. Bazıları ışığın dalga yapısında olduğunu savunurken, diğerleri, 'korpuskül' denilen parçacıklardan oluştuğu görüşündedir. Tayftaki farklı renklere değişik türden korpüsküllerin yol açtığını savunan Newton, ağırlığını 'korpüskülcü'lerden yana koyunca, tartışmayı parçacık yanlıları kazanır. Geçici olarak...

Newton'un formüllendirdiği yasalar, elektrik olaylarının incelenmesinde de kolaylık sağlar. Ebonitten yapılmış bir çubuğun ipek bir kumaşa sürtülmesi sırasında kıvılcımların çıktığı, antik dönemden beri bilinmekte ve çubuğun bir şekilde 'yük'lenmiş olduğu söylenmektedir. Aynı kumaşa sürtülen iki çubuk birbirlerini ittiklerinden, halbuki kumaşı kendilerine doğru çektiklerinden; bu iki tür malzemenin farklı şekillerde yüklendikleri ve benzer yüklerin birbirini ittiği, zıt yüklerin ise birbirini çektiği sonucuna varılmıştır. Çubukta birikene eksi, kumaştakine artı yük denir. Olayın neden ve nasılları, doğaldır ki bilinememekte, yalnızca yüklü cisimler arasındaki kuvvetlerin yön ve büyüklükleri incelenmektedir. 1772 yılında, varlıklı bir İngiliz Lordu olan Henry Cavendish, elektrik yükleri arasındaki elektrostatik kuvvetin, Newton'un yerçekimi yasasına benzer şekilde, uzaklığın karesiyle ters orantılı olarak azaldığını göstermiştir. Fakat bundan kimseye söz etmez. Halbuki, bir Fransız aristokratı olan Charles-Augustin de Coulomb, Fransız Devrimi'nin başladığı 1789 yılında, Bastille'in basılmasından sonra kaçarak gizlenmek zorunda kalmış ve bu sıralarda, statik yüklü kürelerle yaptığı deneylerde aynı yasayı keşfetmiştir. Yasa adına mal olur.