Johannes
Kepler (1571-1630) bu vasiyete uyar ve 1609 yılında, 'Yeni Astronomi' ('Astronomia
Nova') adlı dergide, Mars'ın yörüngesinin, odak noktalarından birisinde Güneş'in
bulunduğu bir elips şeklinde olduğunu ve eşit zamanlarda eşit alanlar taradığını
ileri sürer. Galileo bu güneş merkezli sistemi etkin bir biçimde savunmakta, dünya
merkezli görüşü cesurca eleştirmektedir. Aynı yıl ilk teleskopunu yapar ve ayı
gözlem altına alır. Gözlemleri, ayın görüntüsünün hiç de öyle söylenildiği gibi;
'kusursuzca parıldayan, ilahi düzgünlüğe sahip, Platonik bir semai küre' olmayıp;
girintili çıkıntılı dev bir kayaya benzediğini ortaya koymuştur. Onun bu buluş
ve görüşleri, Batı kültürü ve dini açısından, ağır sancılı yankılara yol açacak
ve kendisi Kilise tarafından yargılanacaktır. Kepler bu arada, Copernicus sistemine
destek veren bulgularını, 'Gezegenlerin Hareketinin Üç Kanunu' olarak genelleştirir.
Bir yandan da, cadı suçlamasıyla aranan annesinin yakalanıp işkenceyle ('ad torturam')
yargılanmasını önlemek için çaba sarfetmektedir.
1727 yılına gelindiğinde, Sir Isaac Newton, nesnelerin hareketini matematiksel
terimlerle açıklayan mekanik kanunlarını geliştirir. Bu kanunlara dayanan ve artık
'klasik mekanik' olarak anılan kurama göre; başlangıç koşulları bilinen herhangi
bir cismin, o andan sonra izleyeceği patika tümüyle öngörülebilir, yani 'herşey'
'deterministik'tir. Mekanik yasaları, hayatın tüm yönlerine yansımaya başlar.
Yatay ve dikey atış problemleri çözülmüş olup, belli bir hız ve açıyla fırlatılan
bir parçacığın izleyeceği parabolik yörüngeler hesaplanabilmektedir. Tablolar
halinde düzenlenip, savaş alanlarına taşınır. Bundan sonradır ki, Osmanlı İmparatorluğu'nun
Batı'yla savaşları hakkındaki tarih kayıtlarında sık sık; "tam kente girilecekken,
Avusturya topçusu şansına öyle bir tutturdu ki, cephaneliğimizi tek atışta havaya
uçurdu" veya "düşmanın top ateşi tam köprüye isabet etmiş ve son kaçış yolumuzu
da kesmişti" türünden anlatımlarla karşılaşılacaktır. Halbuki gelişmelerin, şansla
doğrudan ilgisi yoktur. Artık herşey 'deterministik'tir. Kader...