Tarihçe > 1870'ler > 1920'ler > 1945'ler > 1965'ler
 

Johannes Kepler (1571-1630) bu vasiyete uyar ve 1609 yılında, 'Yeni Astronomi' ('Astronomia Nova') adlı dergide, Mars'ın yörüngesinin, odak noktalarından birisinde Güneş'in bulunduğu bir elips şeklinde olduğunu ve eşit zamanlarda eşit alanlar taradığını ileri sürer. Galileo bu güneş merkezli sistemi etkin bir biçimde savunmakta, dünya merkezli görüşü cesurca eleştirmektedir. Aynı yıl ilk teleskopunu yapar ve ayı gözlem altına alır. Gözlemleri, ayın görüntüsünün hiç de öyle söylenildiği gibi; 'kusursuzca parıldayan, ilahi düzgünlüğe sahip, Platonik bir semai küre' olmayıp; girintili çıkıntılı dev bir kayaya benzediğini ortaya koymuştur. Onun bu buluş ve görüşleri, Batı kültürü ve dini açısından, ağır sancılı yankılara yol açacak ve kendisi Kilise tarafından yargılanacaktır. Kepler bu arada, Copernicus sistemine destek veren bulgularını, 'Gezegenlerin Hareketinin Üç Kanunu' olarak genelleştirir. Bir yandan da, cadı suçlamasıyla aranan annesinin yakalanıp işkenceyle ('ad torturam') yargılanmasını önlemek için çaba sarfetmektedir.

1727 yılına gelindiğinde, Sir Isaac Newton, nesnelerin hareketini matematiksel terimlerle açıklayan mekanik kanunlarını geliştirir. Bu kanunlara dayanan ve artık 'klasik mekanik' olarak anılan kurama göre; başlangıç koşulları bilinen herhangi bir cismin, o andan sonra izleyeceği patika tümüyle öngörülebilir, yani 'herşey' 'deterministik'tir. Mekanik yasaları, hayatın tüm yönlerine yansımaya başlar. Yatay ve dikey atış problemleri çözülmüş olup, belli bir hız ve açıyla fırlatılan bir parçacığın izleyeceği parabolik yörüngeler hesaplanabilmektedir. Tablolar halinde düzenlenip, savaş alanlarına taşınır. Bundan sonradır ki, Osmanlı İmparatorluğu'nun Batı'yla savaşları hakkındaki tarih kayıtlarında sık sık; "tam kente girilecekken, Avusturya topçusu şansına öyle bir tutturdu ki, cephaneliğimizi tek atışta havaya uçurdu" veya "düşmanın top ateşi tam köprüye isabet etmiş ve son kaçış yolumuzu da kesmişti" türünden anlatımlarla karşılaşılacaktır. Halbuki gelişmelerin, şansla doğrudan ilgisi yoktur. Artık herşey 'deterministik'tir. Kader...