Bu
arada Werner Heisenberg, kuantum sonuçları veren dinamik operatörleri geliştirdi
ve 1925 yılında bunların, komutatif olmayan bir cebir sistemi oluşturduğunu gösterdi.
Fizikçiler o zamanlar matris cebrini pek bilmiyorlardı. Born ve Jordan, bunun
matris cebri olduğuna işaret edince, kuantum mekaniğinin matrisler şeklindeki
anlatımı doğdu. Aynı yılın başında, Nisan ayında ise, Walther Bothe ve Hans Geiger,
doğmuş olan onca belirsizlik arasında, atom süreçlerinde kütle ve enerjinin korunduğunu
gösterdi. Fakat bütün bu gelişmelerin, Newton yasalarıyla pek bir ilgisi yoktu.
Elektronları yöneten ve bu şekilde davranmaya yönelten yasa neydi? Onların bu
davranışını betimleyen bir denklem olmalı ve çözüm olarak, yörüngelerde durağan
elektron dalgaları vermeliydi. 1926 yılında Erwin Schrodinger, de Broglie'ın varsayımından
hareketle, elektronlar için bir 'dalga denklemi' yazdı. Diferansiyel nitelikteki
bu denklemiyle, Heisenberg'in matris denklemleri arasındaki bağlantıyı da açıklamıştı.
Denklemin hidrojen atomu için elde edilen çözümleri; belli dalgaboylarına sahip
birer durağan dalga oluşturuyor ve dalgalar, Bohr'un enerji düzeylerine karşılık
gelen frekanslara sahip bulunuyordu. Hareketli bir yıl başlamıştı...