Öte
yandan, fotoelektrik olayının açıklığa kavuşmasıyla anlaşılmış olduğu üzere, yine
fotonlar için E=hv olduğuna göre, p=hv/c, yani p=h/λ olmalıydı. DeBroglie
1924 yılında, maddenin de dalga davranışı sergilediğini ve p=h/λ ilişkisinin
elektron için de geçerli olduğunu öne sürdü. Varsayımı kısa zamanda deneylerle
doğrulandı. İnce bir yarığa doğru yönlendirilen elektron demetleri, tıpkı ışığın
yaptığı gibi, yarıktan geçerken bükülmüş ve sonuç olarak girişim örüntüsü üretmişti.
Mikro ölçekteki madde, dalga gibi davranıyordu. Ancak, örneğin elektronun bu davranışını
betimleyecek herhangi bir denklem yoktu ortada. Newton'un klasik mekanik denklemleri
parçacıklar içindi. Onlar da zaten değişikliğe uğramıştı. Kuantum görüşü tartışılır
olmaktan çıkmış ve ifadesi için matematik formüllerinin aranmasına yönelik, hızlı
bir süreç başlamıştı. 1925 yılı başlarında Wolfgang Pauli, atomdaki elektronların
aynı kuantum durumunu paylaşmasını yasaklayan 'dışlama ilkesi'ni keşfetti. Bu
ilke, Bohr Modeli'ndeki elektronların neden farklı yörüngelerde bulunmaları gerektiğini
açıklıyor, fakat niye her yörüngede iki elektron bulunduğu sorusunu yanıtlayamıyordu.
İki elektronun aynı yörüngeyi paylaşabilmeleri için, aralarında bir farkın olması
gerekiyor ve bu, elektronların o zamana kadar bilinmeyen 'gizli' bir kuantum sayısının
daha var olmasını gerektiriyordu. Hollandalı fizikçilerden George Uhlenbeck ve
Samuel Goudsmit'in elektrona ћ/2 büyüklüğünde bir iç yapısal açısal momentumun
atfedilmesini önermesiyle sorun aşıldı. Spin keşfedilmişti.