Antik
Akdeniz'in 2000 yıl süren görkemli matematik ve bilim dönemi artık sona erecek
ve Ptolemy'nin bu sistemi daha sonra, Kilise'nin kanonlaştırdığı dogmalar arasına
girecektir. M.S.415 yılında; ünlü bir öğretmen, matematikçi ve astronom, aynı
zamanda İsis rahibesi olan İskenderiyeli Hipatia'nın, halka açık bir din ayini
sırasında, öfkeli Hıristiyan keşişleri tarafından kaçırılarak acımasızca öldürülmesi
olayı, Karanlık Çağlar'ın ilk habercisi olur. Dönemin ünlü kütüphaneleri birer
birer kapatılırken, eski Grek eserleri toplu halde yakılmaya başlanır.
Bundan
sonraki parıltılar Doğu'dadır. 628 yılında, Hintli matematikçi ve astronom Brahmagupta,
sayılar teorisini incelemeye başlamış ve 'Evrenin Açılışı' ('Brahma-sphuta-siddhanta')
başlıklı kitabını yazmıştır. 7. ve 8. yüzyıllarda İslamiyet'in yayılmasıyla birlikte,
Arapça güçlü bir yazılı dil haline gelir. Hint eserlerinin yanı sıra, eski Grek
eserleri de Arapçaya çevrilerek, yok olmaları önlenir. Oluşan matematik ve astronomi
kültürünün zirvesini, Bağdat'taki 'Bilgelik Evi'nde çalışan ve matematiğin cebir
dalını geliştiren Al-Horezmi'nin, "Hesab el-cebr w'al-mukabele" başlıklı kitabı
oluşturur. 1000 yılına gelindiğinde, Alhazen adındaki Arap asıllı bir fizikçi,
optik konusunda 7 ciltlik bir eser yayınlamıştır. Bu gelişmelerden Avrupa, çoğunlukla
Endülüs üzerinden haberdar olur. Bath'li Adelard 12. yüzyılda, Öklid ve Horezmi'nin
eserlerini Latince'ye çevirerek, Avrupalı düşünürlerin yararına sunmuştur. İngiltere
Adaları'ndan gelen bir başka tepki sesi, Avrupa'nın bundan sonraki düşünce hayatını
derinden etkileyecektir. Roger Bacon (1214-1294) doğanın sırlarını öğrenmek için,
önce gözlemlememiz gerektiğini söyleyerek; doğal yaşamdan toplanan kanıtlardan
hareketle kuramların türetilip geliştirilebileceği bir yöntem önermiştir.