Cisimlerin
üzerine dalgalar gönderip yansıtmak, hala iyi bir inceleme yöntemi ve bu iş için
illa da ışık dalgaları kullanmak gerekmiyor. Örneğin yarasalar bunu, ses dalgalarıyla
da yapıyorlar. Çıkardıkları 'sesüstü' seslerin yankılarını kulaklarıyla algılayıp,
etraflarındaki cisimlerin ne kadar yakınlarında olduğunu anlayabiliyor; hatta
yankıların iki kulağa geliş zamanları arasındaki farkı değerlendirerek, açısal
konumları ve belki üç boyutlu görüntüleri hakkında da bilgi sahibi olabiliyorlar.
Bunu da bayağı hızlı ve uçarken yapabiliyorlar: zifiri karanlık bir mağaranın
içerisinde vıızt vıııızt!...
Gerçi bildiğimiz gibi, insan kulağı bir alt sınır olarak; genliği atom boyutu,
yani 10-10 m kadar küçük olan ses dalgalarını dahi algılayabiliyor.
Ancak genlik başka şey... Seslerin dalga boyları büyük olduğu gibi, kendileri
de zaten, atom veya molekül gruplarının birlikte hareketlerinden oluşuyor. Birkaç
mm ayrıntıya kadar organ görüntüsü verebilirler, ama atomun incelenmesinde kullanılmaları
olanaksız. Bunun için, enerjisi fazla yüksek olmayan, küçük dalgalar lazım.