Halbuki
bir sonraki sodyuma, Z=11 atomuna gelindiğinde; yeni bir (n=3) kabuğuna geçilmiş
oluyor ve yarıçap birden büyüyor. En dış kabuğundaki tek elektronu kolayca vermeye
hazır olan sodyum, bu yüksek elektropozitifliği sayesinde, tıpkı hidrojen ve lityum
gibi, güçlü metal özellikler sergiliyor. Bu yüzden onların altında yer alıyor.
Hatta, elektropozitifliği onlarınkinden daha bile yüksek. Çünkü en dış 3s elektronu,
diğerlerinin 1s veya 2s elektronundan daha yüksek enerji düzeyine sahip ve bu
nedenle, iyonlaşması daha kolay.
Sodyumdan sonraki magnezyum, gerçi sodyuma göre daha zayıf, ancak hala güçlü metal
özelliği taşıyor. Fakat bu özellik, aluminyumla başlayarak, daha sonraki elementlerde
giderek zayıflıyor. Kükürtten sonra ise sırada; elektron vermek bir yana, güçlü
bir elektron alıcısı olan klor geliyor. Klor tıpkı, tabloda tam üstündeki flor
gibi davranıyor. Ancak, elektron tutkusu onunki kadar güçlü değil. Çünkü, klorun
en dış kabuğunu oluşturan 3p yörüngeleri, florun dış kabuğunu oluşturan 2p yörüngelerinden
daha yüksek bir enerji düzeyine sahip. Dolayısıyla enerji ölçeğinde klor, 3p yörüngelerini
doldurmak için aldığı elektronu, florun 2p yörüngelerine aldığı elektron kadar
derinlere indiremiyor. Sonuç olarak da bu ek elektronu kendisine, florun yaptığı
kadar güçlü bir şekilde bağlayamıyor. Yani, flora göre daha zayıf elektronegatif
özellik taşıyor.
Potasyuma geçildiğinde, tıpkı üstündeki sodyum gibi, elektropozitif bir elementle
karşılaşılıyor. Hatta yeni bir enerji kabuğuna geçilmiş olduğundan; sodyuma göre
yarıçap büyürken, elektron verme kolaylığı da artmış oluyor. Yani potasyum sodyuma
göre, daha bile elektropozitif...