Mikroskopik
düzeyde madde ve karşıt madde daima eşit oranlarda oluşur, örneğin yüksek enerjili
çarpışma deneyleri eşit sayıda kuark ve karşıtkuarkın oluşmasına yol açarken,
evrendeki maddenin karşıtmaddeye oranla belirgin fazlalığı, doğadaki bir başka
simetri bozukluğunu oluşturuyor. Ko mezonlarının garip görünen davranışı,
bu asimetrinin nedenini açıklığa kavuşturabilecek gibi görünüyor. Çünkü bu mezonlar
bozunmaları sırasında CP simetrisini bozarlarken, karşıtmaddeye oranla madde lehine
tercihte bulunmuş oluyorlar. Gerçi Ko mezonu proton oluşturacak kadar
büyük kütleye sahip değil. Fakat, örneğin alt kuark içeren Bo mezonu
gibi ağır bir parçacık benzer şekilde, evrenin erken oluşum sürecinde karşıtprotonlardan
çok protonlara bozunma tercihinde bulunmuş ve bugünkü madde fazlalığına yol açmış
olabilir. Güçlü hızlandırıcılarda üretilen Bo mezonları üzerinde yapılan
çalışmalarla, bu olasılığın geçerliliği araştırılıyor.
Son
olarak laboratuvarlarda artık sıklıkla üretilip, üst düzeyde vakumlanmış hacimlerdeki
manyetik ve elektrik alan konfigürasyonlarında aylarca saklanabilen karşıt proton,
karşıt nötron, karşıt döteron çekirdekleri ve karşıthidrojen atomlarının davranışları
inceleniyor. Çünkü maddeden yapılmış karşıtlarına göre sergiledikleri herhangi
bir farklı davranış, CPT simetrisinin de bozulabildiği anlamına gelecek.
Peki
de bütün bunları nereden biliyor, maddeyle ilgili kuramsal tasarımların doğruluğundan
nasıl emin olabiliyoruz?... Tüm diğer bilim dallarında olduğu gibi fizikte de,
kuramsal öngörülerin deneysel gözlemlerle kanıtlanması gerekiyor. Hem de benzer
koşullar altında, her seferinde aynı şekilde...