Fotonlar,
elektromanyetik etkileşimin ağır bastığı ikinci katmanda durduruluyor. Ayrıca,
elektron ve pozitron gibi yüklü, ama hafif olduklarından dolayı görece az miktarda
enerji taşıyan parçacıklar da öyle... Dolayısıyla, bu parçacıkların enerjileri,
elektromanyetik kalorimetreyi oluşturan ikinci katmanda belirlenmiş oluyor. Halbuki
muon, pion veya proton gibi ağır ve yüklü parçacıklar, bu katmanda iz bırakmakla
beraber, taşıdıkları yüksek enerji sayesinde ve bu enerjinin çok küçük bir kısmını
kaybederek, üçüncü katmanı oluşturan hadron kalorimetresine ulaşıyorlar. Nötronlar
ise yüksüz olduklarından, elektromanyetik etkileşime zaten girmiyor ve üçüncü
katmanı oluşturan hadron kalorimetresine, ilk halleriyle ulaşıyorlar. Sonuç olarak,
proton ve nötron gibi baryonlarla, pion gibi mezonlar; yani hadronların tümü,
hadron kalorimetresinde durdurulmuş oluyor. Bir sonraki dördüncü katmana sadece,
çok yüksek enerji düzeylerine sahip, orta ağırlıktaki II. nesil leptonu olan muonlar
ulaşabiliyor. Bu yüzden de bu sonuncusuna, 'muon katmanı' deniyor. Şimdi bir de
katmanların yapısına bakalım...
Birinci katmanın en iç kısmında genellikle, yarıiletken saptayıcılar bulunuyor.
Çünkü konumun en büyük duyarlılıkla belirlenmesi gereği burada. Dışarıya doğru
yarıçapı büyüyen hayali silindir yüzeyleri üzerine, sıra sıra telli odalar yerleştiriliyor.
Sıralar birbirine göre biraz kaydırılmış durumda. Ki parçacıklar en az birinden
geçmek zorunda kalsın ve yüklü olanların patikaları kaydedilmiş olsun. Çünkü bu
katmandan sonra gelen kalorimetrelerde, parçacığın enerjisi ölçülürken, patikalar
hakkındaki bilgiler kayboluyor.