|
Cisimlerin
birbirinin içinden geçebilmesi için, böyle bir çaba sırasında, çekirdekler bir
yana; iki cismin atomlarındaki yörünge elektronlarının, parçacık olarak kendilerinin
olmasa bile kuantum durumlarının, bir an için örtüşmesi gerekiyor. Halbuki elektronlar
aynı kuantum durumunu paylaşmayı şiddetle reddediyor ve Pauli'nin dışlama ilkesi
böyle bir olayı, tümüyle imkansız kılıyor. |
|
Şimdi
sırf meraktan da öte; bu ilke sayesindedir ki; örneğin dolu bir su bardağını,
görkemli bir dev parçacıklar kolleksiyonu inşaatını, parmaklarımız içinden geçmeksizin
sımsıkı kavrayabiliyor ve ağzımıza götürüp, içindeki suyu içebiliyoruz. (*)
Neyse: Kafdağı'nın ardındaki elektronları şimdilik bir kenara bırakıp,
çekirdeğe biraz daha yakından bakalım. Nötronlar yüksüz, protonlarsa benzer yüklü
olduklarına göre; aralarındaki elektromanyetik itme kuvvetleri nedeniyle, çekirdek
sanki sıkıştırılmış bir yaya benziyor. Bu durum: "Yay'ın fırlayıp boşanması, yani
çekirdeğin dağılıp gitmesi gerekmez mi, onu bir arada tutan nedir?" sorusunu doğuruyor.
Bu sorunun yanıtı: "Tabii ki güçlü etkileşim!" Fakat, nötronlar ve protonların
renk yükleri nötür olduğuna göre, aralarındaki güçlü çekim nereden kaynaklanıyor?...
Bu sorunun, "aslında her biri nötür olan atomların neden bir araya gelip de molekülleri
oluşturdukları" sorusununkine benzer bir yanıtı var.
(*) Kendisinden öğrendiğim bu örnek nedeniyle, değerli arkadaşım Prof.Dr. Cihan
Saçlıoğlu'nu saygıyla anıyorum. |