YÜRÜYEN
MAKİNALAR Yüzyıllar
boyunca makinalar tekerlekli sistemler sayesinde hareket yeteneği kazanmıştır.
Günümüzde gelişmiş denetim metodları ve yüksek teknolojiye sahip donanımlar, canlılardan
biçimsel (morphological) yönden esinlenen robot tasarımlarını uygulamada mümkün
hale getirmiştir . Bu sayede diğer pek çok hareket tekniği gibi yürüme yeteneği
de makinalara kazandırılmıştır. Dünya karalarının sadece yarısının tekerlekli
araçlar için uygun olduğunu göz önüne alırsak, yürüme yeteneğinin makinalar için
ne kadar önemli olduğunu görebiliriz.
Yürüme
diğer hareket tekniklerine göre daha yavaş olmasına rağmen son derece uyarlanabilir
(adaptive) bir tekniktir. Diğer hareket teknikleri yollar, raylar, kalkış yada
iniş için düzenlenmiş bölgelere ihtiyaç duyarken yürüme bunlardan hiçbirine ihtiyaç
duymaz (Pfeitfer, F., 1999).
|
| Biyo-benzetim
teknolojisi ile yürüme yeteneği kazandırılmış makinaların çoğu kinematik açıdan
ihtiyaç duyduklarından daha fazla serbestlik derecesine (degree of mobility) sahiptirler.
Bunun anlamı aynı yörünge hareketinin değişik konfigürasyon hareketleri ile elde
edilebilmesidir. Bu sayede robot çevresindeki beklenmeyen değişikliklere ayak
uydurabilme yeteneği ve esneklik kazanır. Aynı zamanda eklemlerin mekanik sınırlarından
uzak durma, denetim sırasında oluşacak tekil noktalardan (singularity points)
ve engellerden sakınma gibi pek çok konu da bu sayede çözüme kavuşmaktadır. Bununla
beraber, fazla serbestlik derecesi robot denetim probleminin matematiksel karmaşıklığını
artırmaktadır (Fukuda T. et al, 2001). Robotlar bacak sayılarına da bağlı olarak
sıçramadan koşmaya kadar değişik hareket şekillerine (gaits) sahiptirler. Aynı
zamanda bir robotun birden fazla hareket şekline uygun olması da mümkündür.
|