Hücre
Sözlük

A - B - C - D - E - F - G - H - İ - K - L - M - N - O - Ö - P - R - S - T - U - V - Y - Z

 

A0(Angström): Metrenin 10 milyarda biri olan uzunluk ölçüsü. 1 metre = 10.000.000.000 Angström.

 

Akıcı mozaik: Hücre duvarının, iki sıra halinde dizilim gösteren fosfolipid molekülleri arasında serbest halde hareket edebilen proteinler içeren yapısı.

 

Aktif taşınma: Seçici geçirgen özellikteki bir zardan, enerji kullanılması yardımıyla gerçekleşen madde geçişi.

 

Aktin: Ökaryot hücrelerde, hücre iskeletinin kasılma işlevine sahip iplikçikleri.

 

Akrozom: Sperm hücrelerinin ucunda bulunan ve spermin yumurta hücresine girebilmek için yumurta zarını eritebilmesini sağlayan enzimleri içeren özelleşmiş lizozom.

 

Akson: Sinir hücrelerinin son derece uzun olabilen, hücredeki uyartıları diğer hücrelere iletmekte görevli, ince yapılı hücre uzantıları. Çoğu sinir hücresinde yalnızca bir akson bulunur.

 

Aksonem: Sillerde görülen, merkezde 1 çift çevrede 9 çift şeklindeki özel mikrotübül diziliminden oluşan yapı.

 

Almaç: Bir maddenin varlığını algılayabilen özel yapı, reseptör.

 

Anabolizma: Hücrede metabolizmanın bir parçası olarak gerçekleştirilen yapım olaylarının genel adı. Enerji kullanılarak, basit yapılı moleküllerden karmaşık yapılı moleküllerin sentezi.

 

ATP: Yapısındaki 3 fosfat grubunun sonuncusuna ait bağda yüksek enerji depolayan evrensel enerji molekülü, adenozin trifosfat.

 

Bakteri: Prokaryot hücre yapısındaki mikroorganizma.

 

Bazal lamina: Hücre dışı maddenin çok ince bir tabaka haline gelerek; hücrenin beslenmesi, gelişimi, farklılaşması, yenilenmesi ve göç hareketleri gibi işlevler için özelleşmiş hali, bazal zar.

 

Crossing over (Parça değişimi): Mayozun Profaz 1 evresinde, homolog kromozomların birbirine kardeş olmayan kromatitleri arasında gerçekleşen DNA parçaları değişimi.

 

Dejeneratif hastalıklar: Belirli organ ve dokuların yapı ve işlevlerinin zaman içinde ileri derecede bozulmasıyla karakterize olan hastalıklar. Alzheimer, Parkinson, kalp hastalıkları, kemik erimesi, eklem yangısı, diyabet ve kanser türleri, dejeneratif hastalıkların en iyi bilinen örnekleri.

 

Dendrit: Sinir hücrelerinin, gövde bölümüne yakın olan ve aksonlardan çok daha kısa olan hücre uzantıları. Diğer hücrelerde oluşturulan uyartıları sinir hücresine almakla görevli olan dendritler, çok sayıda olabilir ve sıklıkla ağaç gibi dallanmış bir görünümüne sahiptir.

 

Desmozom: Hücreleri birbiriyle yapıştıran, komşu hücre zarlarını bir arada tutan ve hücre içindeki aktin iplikçiklerine de bağlanma yeri oluşturan, aralıklı bağlantı bölgeleri.

 

Doku: Birbirine benzer görevler için özelleşmiş ve bir araya gelmiş hücreler kümesi.

 

Difüzyon: Maddelerin çok yoğun oldukları ortamdan, daha az yoğun oldukları komşu ortamlara, seçici geçirgen bir zardan geçişi.

 

Diyaliz: Su ve suda eriyen küçük parçacıkların, seçici geçirgen bir zardan difüzyonu.

 

Diploid: Birbirinin aynısı halindeki çift kromozom setine sahip olan.

 

DNA: Deoksiribonükleik asit, yapısında deoksiriboz adıyla bilinen şeker molekülünü taşıyan çekirdek asidi, temel kalıtsal madde.

 

DNA polimeraz: Yeni DNA zinciri sentezlemek, Okazaki fragmentlerini sentezlemek ve RNA primerlerini kaldırmak gibi görevlerden sorumlu enzimler ailesi.

 

Ekzositoz: Hücre içinden hücre dışı ortama madde çıkarılması.

 

Embriyo: Zigotun gelişmesiyle oluşan genç organizma.

 

Endoplazmik retikulum: Kesecik ve kanalcıklardan oluşan, hücre zarından çekirdek zarına kadar uzanan, hücre içi zar ağı.

 

Endosimbiyotik hipotez: Oksijenli solunum yapan bir bakterinin ilkel bir hücre içine girerek, konakçısıyla ortak yaşamaya başladığını ve ondan bağımsız olarak bölünmeye devam ettiğini ortaya koyarak, mitokondri ve kloroplast gibi özel organellerin ortaya çıkışını açıklamaya çalışan görüş.

 

Endositoz: Hücre içine madde alımı.

 

Epitel: Hayvanlarda organizmanın vücut dışını ve iç organlarını astarlayan doku.

 

Evaginasyon: Bir yapının dışa doğru yaptığı çıkıntı.

 

Fagositoz: Katı maddelerin hücre içine alınması, hücrenin yemesi, katı madde endositozu.

 

Fagozom: Sindirilmek üzere lizozom organeli içine alınıp zarla çevrilen madde.

 

Flagella (=Kamçı): İnce yapısı sile benzerlik gösteren, ancak ondan sıklıkla daha kalın ve uzun olan, hücrenin hareketini sağlayan yapı.

 

Fotosentez: Karbondioksit (CO2) molekülünün güneşten elde edilen enerji yardımıyla organik moleküllere dönüştürüldüğü tepkimeler zinciri.

 

Gamet: Üreme hücresi, eşey hücresi.

 

Gen: Bir canlının herhangi bir kalıtsal özelliğinin ortaya çıkmasından sorumlu olan DNA diziliminden oluşan, kalıtımın temel fiziksel ve işlevsel birimi.

 

Genom: Bir canlının ya da türün sahip olduğu genlerin tamamı.

 

Glikojen: Glikozun depolanacağı zaman dönüştürüldüğü polisakkarit form.

 

Glikokaliks: Hücre zarının, glikolipidlerden ve özgül glikoproteinlerden oluşan örtüsü. Bir hücre, diğerini glikokaliks örtüsü sayesinde tanır ve bir başka hücreye değdiğinde, bu yapı sayesinde büyümesini durdurur (kontakt inhibisyon). Kanserli hücrelerde bu örtü zarar görmüştür.

 

Glikolipid: Yapısında şeker molekülü bulunan yağ.

 

Glikoprotein: Yapısında şeker molekülü bulunan protein.

 

Golgi aygıtı: Hücredeki salgı moleküllerinin sentezinden ve şekillendirilmesinden sorumlu olan organel.

 

Haploid: Tek kromozom setine sahip olan.

 

Helikaz: DNA’nın çift zincirli sarmal yapısını açan enzim.

 

Hemoglobin: Alyuvarlar içerisinde bulunan ve yapısında demir taşıyan, kırmızı renkli bir solunum pigmenti.

 

Hidrofilik: Suya yönelme eğiliminde olan, su seven.

 

Hidrofobik: Sudan uzak durma eğiliminde olan, su sevmeyen.

 

Hipertonik: Hücrenin ozmotik basıncının, dış ortamdan daha düşük olması durumu.

 

Hipotonik: Hücrenin ozmotik basıncının, dış ortamdan daha yüksek olması durumu.

 

Histon: Genetik maddenin sıkı bir şekilde paketlenmesine yardımcı olan, özel proteinler.

 

Homolog kromozomlar: Aynı özelliklerin ortaya çıkmasından sorumlu olan, birbirinin eşi ve görevdeş kromozom çiftleri. İnsanda 22 çift homolog kromozom, 1 çift de eşey kromozomu bulunur. Eşey kromozomları XX ya da XY şeklinde olabilecekleri için homolog sayılmazlar.

 

Hücre: Canlıların en küçük yapısal ve işlevsel birimi.

 

Hücre duvarı: Bazı canlılarda hücre zarının dışında bulunan, dayanıklı ve koruyucu yapı.

 

Hücre plağı: Bitki ve mantar hücrelerinde sitoplazma bölünmesi sırasında hücrenin ekvator bölgesinde oluşan yapı. Hücre bölünmesi, bu yapının etrafına hücre duvarını oluşturacak maddelerin birikmesiyle sona eriyor.

 

Hücre zarı: Tüm canlıların hücrelerini saran, hücreye şeklini veren ve devamını sağlayan zar.

 

İğ iplikleri: Hücre bölünmesi sırasında kromozomların hareketini düzenleyen, hücre içindeki mikrotübüllerce oluşturulan iplik benzeri yardımcı yapılar.

 

İmpuls: Uyartı.

 

İnvaginasyon: Bir yapının içe doğru yaptığı girinti.

 

İzotonik: Ozmotik basınçları birbirine eşit olan.

 

Karyolemma: Hücre çekirdeğinin zarı.

 

Karyotip: Kromozomların türe özgü sıralı düzenlenişi.

 

Kasılabilen koful (Kontraktil vakuol): Tatlı sularda yaşayan bir hücrelilerde, açılıp büzülerek, fazla suyu ve metabolizma atıklarını hücre dışarına atmada görevli olan organel.

 

Katabolizma: Hücrede metabolizmanın bir parçası olarak gerçekleştirilen yıkım olaylarının genel adı. Büyük moleküllerin basit yapılı moleküllere parçalanışıyla kimyasal enerji açığa çıkaran tepkimeler.

 

Kinetokor (=Sentromer): Hücrenin bölünmesi sırasında, kromozomların iğ iplikçiklerini oluşturan mikrotübüllere bağlanmayı sağlayan özel proteinler.

 

Kinetozom: Sillerin hücreden çıktıkları yerin hemen altında bulunan ve yapısı sentriyole benzeyen, mikrotübüllerin köken aldığı yapı.

 

Kitin: Mantarların hücre duvarının (ve bazı böceklerin dış iskeletinin) esas bileşeni olan, oldukça dayanıklı ve sert bir tür nötr polisakkarit.

 

Kiyazma: Mayozda homolog kromozomların kromatitlerinin birbirine tutunduğu ve crossing over olayının gerçekleştiği bölge.

 

Klorofil: Kloroplastların içinde bulunan, fotosentez tepkimelerinde güneş enerjisini soğuran ve kimyasal enerjiye çeviren, yapısında Magnezyum (Mg) içeren, yeşil renkli pigment.

 

Kloroplast: İçinde klorofilleri taşıyan plastit, fotosentezin gerçekleştiği organel.

 

Kodon: Amino asitleri şifreleyen 3’lü baz dizilimi.

 

Koful (=Vakuol): Bitki hücrelerinde lizozom görevini yapan, madde sindirimi ve madde depolanmasında görevli organel.

 

Konakçı: Bir parazit canlının üzerinde yaşadığı diğer canlı.

 

Kornea: Gözün en dışta bulunan sert tabakasının yaklaşık 1/6'sını oluşturan ön bölgesi, saydam tabaka.

 

Kök hücre: Uzun zaman dilimleri boyunca bölünebilen ve kendini yenileyebilen, çeşitli özelleşmiş hücre tiplerine farklılaşabilen totipotent hücre.

 

Kromatin iplik: Bölünme süreci dışındaki hücrede gözlenen, histon proteinleriyle paketlenmiş haldeki genel DNA yapısı.

 

Kromatit: Bir kromozomun, birbirinin aynısı olan ve sentromer bölgesinden birbirine tutunan iki kolundan her biri.

 

Kromozom: Mitoz bölünme sırasında yoğunlaşan kromatin ipliklerinin, kalın, kısa ve tek tek gözlenebilen hali.

 

Ligaz: Okazaki fragmentlerini birleştirmek ve DNA yapısındaki eksikleri tamamlamak gibi görevlerden sorumlu, birleştirici enzim.

 

Lipid: Yağ.

 

Lizozom: Hücrede sindirimden sorumlu organel.

 

Makromolekül: Büyük yapılı molekül.

 

Mayoz: Eşey organlarında eşey hücrelerinin oluşması sırasında diploid kromozom sayısının yarıya indiği ve dört haploid hücrenin oluştuğu bölünme, indirgenme bölünmesi.

 

Metabolizma: Hücre içinde madde ve enerji yapımını, yıkımını ve dış ortamla alışverişini düzenleyen, canlılık işlevleri için gerekli ve enzimlerle kontrol edilen kimyasal tepkimelerin tümü.

 

Metafaz plağı: Mitozun metafaz evresinde, kinetokor bölgelerinden iğ iplikçiklerine tutunmuş olan kromatitlerin yan yana sıralandığı düzlem.

 

Metamorfoz: Bazı canlılarda görülen, önemli anatomik ve fizyolojik değişimlerin gerçekleştiği, canlının tam bir ergin görünümüne erişinceye kadar geçirdiği evrelerin bütünü, başkalaşım.

 

Mikrofilament: Ökaryot hücrelerin sitoplazmasında bulunan hücre iskeletinin en ince iplikçik yapıları. Aktin iplikleri, esnek ve oldukça güçlü, kasılabilen filamentlerdir.

 

Mikron: Metrenin milyonda biri değerindeki uzunluk ölçü birimi. 1 metre = 1.000 milimetre = 1.000.000 mikron.

 

Mikrotübül: Hücre iskeletinin, tüp şeklindeki, ince yapısal bileşenleri.

 

Mikrovillus: Hücre zarının dış ortama doğru yaptığı ve asıl görevi emilim için hücre yüzey alanını artırmak olan küçük çıkıntılar.

 

Mitokondri: Hücrede enerji üretiminden sorumlu olan (oksijenli solunumun gerçekleştiği) organel.

 

Mitoz: Ökaryot hücrelerin tipik çekirdek bölünmesi. Kromozomların kopyalanarak sayısının iki katına çıkarılmasını takiben gerçekleşen ve sonuçta yine diploid sayıda kromozom taşıyan iki oğul hücrenin meydana geldiği bölünme. Normal koşullarda sitokinez ile devam eder.

 

mRNA: Mesajcı (=haberci) RNA.

 

Multipotent: Belirli bir doku türünün tüm hücrelerine dönüşebilen hücreler.

 

Neksus: Hücreler arasında elektriksel ve metabolik iletişimi sağlayan delik-geçit bölgeleri.

 

Nöron: Sinir hücresi.

 

Nükleik asitler: Çekirdek içinde bulunan, genetik şifreyi taşıyan, yapılarında şeker bulunan asitler (DNA ve RNA).

 

Nükleoid: Prokaryot hücrelerde, basit ve büyük bir DNA içeren, zarsız çekirdek bölgesi.

 

Nükleozom: DNA iplikçiklerinin histon proteinlerinin çevresine dolanarak oluşturduğu boncuk benzeri yapılar.

 

Okazaki fragmentleri (=Okazaki parçaları): DNA eşlenmesi sırasında, şablon olarak kullanılmayan ikinci zincirde 3’-5’ yönünde oluşturulan, sürekli olmayan DNA dizi parçaları.

 

Oligopotent: Birkaç hücre türüne farklılaşabilmekle sınırlı öncü hücreler.

 

Oosit: Yumurta hücresi öncülü, olgunlaşmamış yumurta hücresi.

 

Organel: Hücre içinde belirli işlevler için özelleşmiş olarak bulunan alt yapılar.

 

Ozmotik basınç: Ozmoz olayı sonucunda,bir çözeltinin içinde oluşan su basıncı.

 

Ozmoz (=Osmozis): Seçici geçirgen bir zar yapısından, suyun basit difüzyonu. Bu olayda suyun hareketi, hipotonik ortamdan hipertonik ortama doğrudur.

 

Ökaryot: Zarla çevrili gerçek organelleri bulunan, gelişmiş hücre tipi.

 

Parazit: Başka türden bir canlının içinde ya da üzerinde, kendisine besin ya da barınak sağlayacak ve diğer canlıya zarar verecek şekilde yaşayan organizma, asalak.

 

Pasif taşınma: Seçici geçirgen özellikteki bir zardan, enerji kullanılmadan gerçekleşen madde geçişi.

 

Patojen: Zararlı, hastalık yapıcı.

 

Peroksizom: Hücredeki enzim aracılıklı dönüştürme olaylarından ve zararlı bileşiklerin parçalanmasından sorumlu organel.

 

pH: Bir maddenin asitlik ya da bazlık derecesini belirten logaritmik skala. Bu skalada 7 nötr iken, 7’nin altı asidik, 7’nin üstü de bazik değerleri belirtir.

 

Pigment: Renk maddesi.

 

Pinositoz: Sıvı maddelerin hücre içine alınması, hücrenin içmesi, sıvı madde endositozu.

 

Plastit: Bitki hücrelerinde ve bazı bir hücreli canlılarda bulunan, sıklıkla renk pigmenti taşıyan organeller.

 

Plazmalemma: Hücre zarı.

 

Plazmid: Prokaryot hücrelerde görülen, normal DNA’dan bağımsız, küçük ve halkasal yapılı DNA parçacığı.

 

Pluripotent: Embriyonun gelişimine yardımcı olan dış örtüler hariç, 3 germ tabakasından gelişen tüm hücre tiplerine dönüşebilen hücreler.

 

Polizom (=Poliribozom): GER üzerinde, gruplaşmış halde bulunan ribozomlar.

 

Por: Delik, delikçik.

 

Primaz: DNA eşlenmesinin başlayabilmesi için, DNA zinciri üzerine RNA yapısında primer (başlatıcı) dizileri ekleyen RNA polimeraz enzimi.

 

Prokaryot: Gerçek zarla çevrili organelleri bulunmayan, basit hücre tipi.

 

Promotor: DNA üzerinde belirli bir genin ifadesinden sorumlu kısmın düzenleyici bölgesi. RNA sentezinin başlangıç bölgesi.

 

Pseudopod: Amip benzeri bir hücrelilerde ve fagositoz yapan diğer hücrelerde, sitoplazmadan hücre dışına doğru uzatılan yapı, yalancı ayak.

 

Replikasyon: DNA’nın yarı korunumlu olarak eşlenmesi işlemi.

 

Ribozom: Protein sentezinden sorumlu olan organel.

 

RNA: Ribonükleik asit, yapısında riboz adıyla bilinen şeker molekülünü taşıyan çekirdek asidi.

 

RNA polimeraz: DNA’nın çift zincirli sarmal yapısını açabilen ve RNA sentezini sürdürebilen enzim.

 

rRNA: Ribozomal RNA.

 

Selüloz: Bitkilerin hücre duvarının esas bileşeni olan, karmaşık yapılı polisakkarit.

 

Sentriyol: Hücre bölünmesi sırasında iğ iplikçiklerinin oluşumunu sağlayan organel.

 

Sentrozom: Hücre içinde sentriyollerin, çekirdeğin ve golgi aygıtının bir arada bulunduğu, hücre bölünmesi sırasında iğ iplikçiklerinin oluşumunu sağlayan merkez.

 

Sil: Özel şekilde dizilim gösteren mikrotübüllerden oluşan (merkezde 1 çift + çevrede 9 çift), ritmik şekilde hareket edebilen, hücre zarının saç kılı şeklindeki dış uzantıları.

 

Sinaps: Sinir hücreleri arasında kimyasal iletişimi sağlayan bağlantı bölgeleri.

 

Sitokinez: Eşlenmiş olan çekirdek ve organellerin birer kopyalarının oğul hücrelere aktarıldığı, sitoplazma bölünmesi.

 

Sitoloji: Hücre bilimi.

 

Sitoplazma: Hücre zarı içerisinde, çekirdek dışında kalan bütün canlı kısım ve bu kısmı dolduran yarı akışkan sıvı.

 

Solunum: Besin maddelerinin yapıtaşları olan organik moleküllerin, oksijenle oksitlenmesi sonucu enerji üretimi.

 

Sperm: Erkek eşey hücresi.

 

Spermatit: Sperm hücresi öncülü, olgunlaşmamış sperm.

 

Sterol: Hücrenin dış zarına dayanıklılık sağlayan bir tür lipid.

 

Telomer: Ökaryot hücrelerin kromozomlarının uç kısmında bulunan ve tekrarlayan baz dizilimlerinden oluşan, hücre bölünmesinin kapasitesini belirlediği düşünülen doğrusal DNA bölgeleri.

 

Telomeraz: Ökaryot kromozomlarının ucunda bulunan telomer bölgelerine, tekrarlayan belirli DNA dizileri ekleyen enzim.

 

Tetrat: Mayoz bölünme sırasında, homolog kromozomların yan yana gelmesiyle oluşan, 4 kromatidin birbirine paralel durduğu yapı.

 

Totipotent: Bir organizmanın, embriyo dışı örtüler de dahil olmak üzere tüm hücrelerine farklılaşabilen hücreler. Totipotent bir hücreden, organizmanın tamamı meydana gelebiliyor.

 

Transkripsiyon: Hücre çekirdeğindeki kalıtsal bilginin sitoplazmaya iletilmek üzere bir aracı molekülle aktarımı, DNA’nın bir zincirinin şablon olarak kullanılmasıyla RNA sentezlenmesi şifreleme.

 

Transkripsiyon faktörü: RNA sentezinin başlaması için RNA polimeraz enziminin promotor bölgeye bağlanmasına yardımcı olan küçük protein.

 

Translasyon: Hücre çekirdeğinden gelen kalıtsal bilginin okunarak protein iplikçiği haline dönüştürülmesi, şifre okuma.

 

tRNA: Taşıyıcı RNA.

 

Unipotent: Yanlıca tek bir hücre tipine farklılaşabilen öncü hücre.

 

Vakuol (=Koful): Bitki hücrelerinde lizozom görevini yapan, madde sindirimi ve madde depolanmasında görevli organel.

 

Yumurta: Dişi eşey hücresi.

 

Zigot: Dişi ve erkek eşey hücrelerinin birleşmesiyle oluşan, döllenmiş yumurta hücresi.

 

Zimogen granülleri: Enzimlerin etkin olmayan öncül formlarını taşıyan salgı kesecikleri.

TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi - Mayıs 2008