Farklı amaçlar için geliştirilmiş küçücük algılayıcılardan kocaman buzdolaplarına kadar, internete bağlı cihazlardan oluşan nesnelerin interneti kavramı pek çok yeni fırsat gündeme getiriyor. Peki önümüzdeki dönemin en önemli teknolojileri arasında yer alan nesnelerin interneti ile neler yapılabilir, nasıl projeler üretilebilir? 

Her gün Dünya’nın etrafında dönüp duran uydular milyonlarca fotoğraf çekiyor.

Düşük çözünürlüklü veya düşük kalitede çekilmiş fotoğrafları netleştirmek dizi ve filmlerde kolay bir iş gibi görünse de, gerçekte bunu yapmak çok zor bir iş.

Çoğu zaman denemek için de olsa bir siteye kayıt olmak istediğinizde sizden kişisel bilgileriniz ve e-posta adresiniz istenir. Çoğu kişide de bu iş için bir Gmail hesabı kullanır.

İnternet üzerinde oturup bir şeyler yazmak, sonrasında bunu okunaklı ve göze güzel görünecek bir şekilde paylaşmak istediniz. Ama ne o tip bir siteye üyesiniz, ne de kendinize ait bir blog sayfanız var.

Akıllı telefonunuzu kullanırken parmaklarınızla ekranda yaptığınız hareketlerin telefonun Wi-Fi kablosuz bağlantı sinyallerini etkilediği, üstelik bunun ciddi veri sızıntılarına yol açabileceği hiç aklınıza gelir miydi?

Sanal gerçekliğe uyumlu aygıtlar yaygınlaşmaya başladıkça, bu işle ilgilenenlerin aklında “acaba bilgisayarım bu deneyimi yaşatabilmek için yeterince hızlı mı” sorusu dolaşmaya başladı.

Bilgisayarınız durduk yere yavaşlıyor, karşınıza olmadık hata mesajları çıkarıyor, sebepsizce ısınıyor, kısacası olması gerektiği gibi çalışmıyorsa iyi bir bakım zamanı gelmiş demektir.