1.1 Mezozoik Zaman
Sürüngenler devri olarak da bilinen mesozoyik zaman Triyas, Jura, Kretase olarak üç döneme ayrılır. Triyas 251 – 199 milyon yıl önceyi, Jura 199 – 145 milyon yıl önceyi, Kretase’de 145- 65 milyon yıl önceyi kapsar.
Mesozoyik zamanda dünya coğrafyasında hareketlilik devam etti. Tek kıta olan Pangea ilk zamanlarda bütünlüğünü korurken dönemin sonuna doğru Lavrasya ve Gondvana olarak tekrar ayrıldı. Bunun devamında kıtalar daha küçük parçalara ayrılarak günümüzdeki konumlarına yaklaştılar. Ayrılan kıtalar canlılar için farklı yaşam ortamları oluşturdu. Böylece canlı çeşitliliğinde de artış görüldü.
Mesozoyik dönemde iklim genelde sıcak ve tropik özellikteydi. Bir önceki dönemin sonunda başlayan sıcaklık ve kuraklık Triyas döneminde de devam etti. Jura ve Kretase dönemlerindeyse iklim daha yumuşak ve nemliydi.
1.2 Mezozoik Yaşam
Mesozoyik dönemde denizler tekrar yükselerek karaların üzerini kaplamaya başladı. Bunun sonucunda sığ ve sıcak denizlerle birlikte bataklıklar tekrar oluştu. Karasal ekosistemlerde de yağış miktarının artması bitki topluluklarının iyi gelişmesini sağladı. Kara yaşamında, sürüngenler tüm ekosistemlerde baskın duruma geçti. Özellikle Jura da en yaygın döneme eriştiler. Triyasın başlarında küçük vücutlu olmalarına karşın Jura ve Kretase’de dev boyutlara ulaştılar. Aynı zamanda tür sayısında da artış meydana geldi. Dev kertenkele olarak bilinen Dinosaurus’lar, Saurischia ve Ornithishia olarak iki büyük gruba ayrıldı. Sürüngen tipi kalça kemerli ve genelde etçil olanlara Saurischia, Kuş tipi kalça kemerli ve genelde otçul olanlara ornithischia dendi. Saurischia’lardan iki ayak üzerinde yürüyen dev etçil Tyrannosaurus’un boyu 12 metre kadardı. Bu türlerden sonra Diplocodus gibi boyları 29 metre, ağırlıkları 40-50 tona varabilen kadar olabilen ve dört ayak üzerinde yürüyen türler ortaya çıktı.
Mesozoyik sürüngenleri içinde Ichtyosaurus, Elasmosaurus ve Plesiosaurus gibi tamamen sucul yaşama uyum sağlamış sürüngenler de vardı.
Jura döneminin en önemli canlılarından biri sürüngenlerle kuşlar arasında geçiş formu olarak kabul edilen Archeopterix’lerdi. Jura dönemine ait kayaçlarda bulunan fosillerden Archeopterix’lerin, karga büyüklüğünde olduğu, çenelerinde dişlerin ve kuyruklarındaysa tüylerin bulunduğu tahmin ediliyor.
Jura döneminde sığ denizlerde yaşam yeniden çeşitlenmeye başladı. İlk olarak dallıbacaklılar, ammonitler ve midyeler yaygınlaştı. Planktonik foraminiferler ve radiolaryalar gibi, bitki benzeri birhücreli olan dinoflagellatlar da bu dönemde oluştu. Derisidikenliler çeşitliliklerini artırırken Tetis Denizinde ilk modern mercanlar ortaya çıktı. Böylece, deniz yaşamı günümüzdekine oldukça benzer bir duruma geldi.
Jurada, Belemnitler ve Ammonitler yaygın olarak bulunuyordu. Köpekbalıkları günümüz türlerine benzer biçimdeydi. İlk modern kemikli balıklar da bu dönemde ortaya çıktı. Tatlı sulardaysa midyeler, salyangozlar, dallı bacaklılar ve kabuklular yaygındı.
Kretase’de, dallıbacaklıların çeşitlilikleri azalırken; istakoz, karides, yengeç gibi kabuklular yaygınlaştı. Modern köpek balıkları ortaya çıktı. Dev boyutlardaki Carcharodon megalodon gibi köpek balıkları denizin orta seviyelerinde ve tabanında avlanıyordu.
Notochelone, iç denizlerde en yaygın olarak bulunan kaplumbağaydı.
Triyasın baskın bitki grubu açık tohumlulardı. Bunlar arasında en yaygın olanı da kozalıklı bitkilerdi. İlk gerçek kozalaklı bitkiler Pangea'nın kuzeyindeki kurak bölgelerde ortaya çıktı. Karboniferde ortaya çıkan palmiye benzeri açık tohumlu bitkiler olan sikatlar, bu dönemde yaygınlaşıp floranın önemli bir parçası oldu. Araucarioxylon, Erken Triyasa ait bir kozalaklı bitkidir.
1.3 Kretase
Tropiklerde ortaya çıkan çiçekli bitkiler, buradan sikat ve kozalaklı ormanların baskın olduğu yüksek enlemlere doğru yayılırken, bir taraftan da gelişimlerini sürdürdüler. Orman tabanında küçük otsu biçimler olarak ortaya çıkan çiçekli bitkiler, hızla orman tabanını kapladıktan sonra günümüzün çalılarına ve odunsu ağaçlarına dönüştüler. Geç Kretaseye gelindiğinde meşe, akçaağaç, manolya, safran, ceviz, huş ve dişbudak ağaçları hala yaygın olan kozalaklılarla rekabete başlamıştı. Orta Kretasede yaygınlaşıp, dönemin sonunda modern biçimlerini alan çiçekli bitkilerin bazıları, bugün bile varlıklarını sürdürüyor.
Triyasın başında baskın olan karasal canlılar, Permiyen yok oluşundan kurtulup çeşitlenen terapsitlerdi. Otçul bir dicynodont olan Lystrosurus yokoluştan kurtulmayı başararanlardandı. Lystrosurus, Erken Triyasın en yaygın hayvanıydı. Dicynodontlar günümüzün geyik ve koyunlarına benzer bir yaşam alanları vardı. Bodur ve güçlü hayvanlar olan Dicynodontun en belirgin özelliği, kunduz dişine benzeyen iki uzun dişiydi. Dicynodontların dönemin başındaki başarıları fazla uzun sürmedi. Dinozorların ortaya çıkmasıyla yok oldular.
Permiyen yok oluşundan kurtulmayı başaran bir diğer terapsit grubu da Cynodontlardı. Cynodontların en önemli özelliği özelleşmiş dişlerinin bulunmasıydı. Özelleşmiş dişleri sayesinde yiyeceklerini pek çok sürüngene göre çok daha verimli bir şekilde çiğniyorlardı. Bu özellikleri nedeniyle Cydontaların memelilerin atası olduğu düşünülüyor. Çünkü, memelileri diğer omurgalılardan ayıran önemli özelliklerden biri, özelleşmiş dişlere sahip olmalarıdır. Ayrıca, bazı Cynodontların sakalları olduğuna dair kanıtlar var. Bu kürklerinin de olduğunun dolayısıyla da sıcak kanlı olabileceklerinin bir işareti.
Jurada görülen nemli ve sıcak iklim böceklerin çeşitlenmesine yol açtı. Kın kanatlılar, çekirgeler gibi çok sayıda böcek grubu bu dönemde ortaya çıktı. Bunların yanında akciğerli balıklar, akrepler, örümcekler ve kırkayaklar da yaygın olarak bulunuyordu.
Bu dönemde yaşayan memeliler küçük boyutluydu ve günümüzdeki kemiricierin kullandığı yaşam alanlarını kullanıyorlardı.
1.4 İkinci Kitlesel Biyolojik Yokoluş
Bu dönemin sonunda ikinci büyük kitlesel biyolojik yokoluş gerçekleşti. Yokoluşa yerküremize bir meteor çarpmasının neden olduğu tahmin ediliyor. Meteroun çarptığı yer olarak da bugünkü Meksika’nın bulunduğu bölge gösteriliyor. Çarpışma sonucu iklimde ve deniz seviyesinde olumsuz değişimler meydana geldi. Bununla birlikte volkanik etkinlikler ve atmosferdeki ortamın değişmesi de yokoluşun nedenleri olarak tahmin ediliyor.
Mesozoyik zaman bu yokoluşla birlikte kapanmış oldu. Yokoluştan en çok etkilenen sürüngenler oldu. Bu zamana kadar baskın tür olan dinozorlar ortadan kalktı. Tüm türlerin de % 80’e yakını ortadan kalktı. Kurtulmayı başaranlarsa çiçekli bitkiler, midyeler, salyangozlar, iki yaşamlılar, kertenkeleler, yılanlar, timsahlar ve memeliler oldu. Özellikle memeliler sonraki zamanlarda çok çeşitli yaşam alanlarına girerek oldukça yaygın hale geldiler.
Bu yokoluş Kretase / Tersiyer (K/T) yokoluşu olarak bilinir.